Kayıtlar

Yorgun mermi

-Keşke ben ben olmasaydım  -İsyan demek -Şu anki kafayla gitsem öbür tarafa oh be derim demek -Yanii bilemiyorum Altan, Bu kadar karamsar olmamak lazım -En azından akıllıyım da az buçuk bir şeylerin üstesinden gelebiliyorum. Yoksa annemin tıpatıp aynısı olurdum olmamak için bu kadar düşünüyor kendimi sorguluyorum. Sen de karamsarlık ben diyeyim gerçeklik -Üstesinden geldiğin bir çok şey var. Ölsem rahatlarım demeye getirdin onaydı lafım -Rahatlarım. Görmeyen biri bile görür yaşamadığımı. Yani şuan çok yaşıyor değilim. aza kanaat ettikçe ya da çoktan bekledikçe tükeniyor insan.yaşamımı tükettim. Çürüyorum. ama ben kabulleniyorum bu gerçeklikte fazla yaşamak istemediğimi. Anlayacağın, benim gerçekliğim bu karamsarlığım değil. Beni ayakta tutan umutlarım sadece yarında şu an yoklar. Bu zamanlar geçecek biliyorum bildiğim için biraz da duygusal olarak çökmedim. üzülmüyorum ağlamıyor sızlanmıyorum sadece bekliyorum. Çok acı çekmiş olmanın farkındalığı, zaman hiçbir acıyı diri tutmuyor. -İns

Güzelliği ve aşkı hasetsiz kucaklamak

BUGÜN KALBİM Bİ' TUHAF ATIYOR

 Bazı gecelerde bir şarkı açarak veya bir film izleyerek uykuya dalmak yerine sağ elini göğsünün sol tarafına kalbinin üzerine koyardı. Kalbi doğru mu atıyordu arada bir tekliyor muydu? Sorularını kendine sorar uykusu gelene kadar kendini kalbiyle ve onun doğruluğunu sorgulayarak meşgul ederdi. Sorular onu yorana ve uykuya dalacak takatsizliği bulana kadar bu meşguliyeti sürdürürdü. Bir gece en sonunda kalbini inançla ve çaresizlikle dinlediği o günler aklına geldi. O günlerde de kalbini dinlerdi. bugünlerin aksine o günler birini arardı. Bir ses duyabilmek için kulaklarını dinlerdi.  O günlerin birinde kalbimin gözleri mi kapalıydı yoksa o bir sanrı mıydı deliriyor muydum diye sormuştu. Bu soruların ardı kesilmezdi. kendini bir kalp ağrısına teslim etmişti kalbi ağrıdığı ve acizliğinin doruklarında uykuya dalmıştı.o günü defalarca yaşamış ve o günler tek bir güne dönüşmüştü. Onun bir günü günlerinin toplamıydı. Bu yüzden unutmak zordu. Dünleri aklına getirmek bugünlerini de mahvediyor

Güllerin içinden

Sadece bir rüyaydı. Ben renkli güller görüyordum ve aynı zamanda ellerim onlara uzanıyordu. yürüdüğüm yolların kenarına dizilmişlerdi. koparamadım. rüyamda bile kendimden kaçamıyorum. Koparamadım ne iplerimi senden ne de gülleri

Koku

Resim
" Duymuyor musunuz kokuyor Kokuyor kokuyor kokuyor kokuyor."                                                              M.C. Anday- Çürük Koklamak insanın nefesiyle bütünleşik bir duyudur. Ayrıca kaçılmazdır da. İnsan nefes almayı sürdürdükçe koklamayı da sürdürmektedir. Bir çiçeği koklarken çiçeğin salgıladığı koku bir noktada nefesimize dönüşür. Çiçeğin kokusu ile bulunduğumuz yerin havası aldığımız nefeste toplanır. Koku insanın varoluşu için de bir değer taşır. Bir bebek doğduğunda kulakları ve gözleri henüz açılmamışken annesinin varlığını hissedebilsin ve annesinin kokusunu alabilsin diye hızlıca birbirlerine yakınlaşmaları  sağlanır. Hem anne için hem de bebek için karşılıklı bir bağ koku yoluyla tanımlanır. Onların birbirlerinden aldıkları koku değişmeden kalabildiği müddetçe o bağın varlığı devam eder. Koku duyusu beynimizdeki limbik sistemle (duyguları içerir) aynı alanda konumlanmaktadır. Hafızamız ile doğrudan bir ilişkisi olduğundan kokular temsil ettikleri anı

Bal Böceği

Bal Böceğime, Sen doğduktan 1 saat sonra teker teker seni kucağımıza aldık. Sıra bana geldiğinde ve sen kucağıma geldiğinde uzun süredir üzerime sinmiş hissizliğim silindi ben sanki gövdesi oyuk kuru ağaçtım ve sen kurumuş dallarımı filizlendirdin. Gözlerimdeki yaşlardan etrafı bulanık görmeye başladığımda kollarımdaki minik ağırlık, yükümü hafiflettin, kalbimi merhametle yıkadın. Şimdi 1 aylık 11 günlükken bile her kucağıma aldığımda seni yüreğimi hafifletiyor üzerimdeki ölü toprağını süpürüyorsun. Tanrı'nın merhametini seninle anlamlandırabiliyorum. Karşılıksız sevgimin bir volkanik dağ patlaması gibi her defasında sana doğru fışkırması, minik ellerinle elimi tuttuğunda kalbimin heyecanlanması, dudak büzdüğünde içimin yanması ağladığında annene telaşla seni uzatmam daha bir çok şey seni bana gönlümce sevdirdi. ben bunları yazmak istedim minik bal böceğim. Sana duydığum onca histen bihaber yaşamanı istemedim. bu hisler tazeyken henüz unutulmamışken seni var olabildiğince çok sevdi

Aralık

Bu bir Rüya  Dün gece rüyamda bir şarkıyı yaşadım. Feridun Düzağaç'tan Beni Bırakma. Şarkının mahiyeti ve sözleri kendiğinden bir rüyayı anımsatıyordu bana. Bu sebepledir ki bu şarkıyı burada anlatmanın benim için anlamlı olacağını düşündüm. Bir sabah uyandım dedim ki bu şarkı yaşamadığım, hissedemediğim duyguların bir çözüntüsü olmuştur belki. Beni bırakmanın albümünün ismi de uykusuza masallar...denkliğin denk gelişi asla tesadüf olamaz değil mi?     Yaşamım boyunca  hep anlam yordum. Benim tuhaflığım, zaafım ve zayıflığım denkliklere anlam yormak oldu. tabi ki rüyama da anlam yoracaktım, yorduklarımı unutmayayım diye yazacaktım. yazdıklarımdan defaatle rahatsızlık duyacaktım ama silmekten, bir kenara bırakmaktan ve unutmaktan vazgeçecektim. bu defa benim için kolay olanı seçmedim. şarkı kendiliğinden kendime bir öykü oluşturdu. bu öyküyü hafızamın derinliklere nasıl gömebilirim? Şahsi hayatımda hiçbir şey yaşanmasa da bana uzak olan birlikteliği sesime bir ses bulduğum o  rüyayı